|
Geçen akşam eve gidiyorum, kafamın içinde bir ses ‘yükselen değerler’ dedi.
Sonra da içinde yaşadığımız devrin değerlerini düşünmeye başladım.
Rant, para, paranın getirdiği güç, bu gücün getirdiği ego, egonun ezdiği
değerler... İşte yükselen değerler bunlar ve maalesef hepsi de dini alet ederek
binbir kılıfla ortaya çıkarılıyor. Facebook’ta gidilen yerleri ve yenilen
yemekleri paylaşmak da yükselen değerlerden. İnsanlar kendilerini bir yerlere
koymaya, paralarıyla kendilerini göstermeye çalışırken insani değerlerin ne
kadar ezildiğinin farkında değiller.
Ben bir anneyim, bir tanecik kızım var, bebekliğinden beri onu en doğru şekilde
yetiştirmeye çalışıyorum. Ona insani değerleri öğretmeye çalıştım şimdiye kadar.
Bunların içinde çöpü çöp tenekesine atmaktan başkasının haklarını yememeye kadar
bir sürü ayrıntı var. Yani kısaca kızımı yükselen değerlere göre değil,
hepimizin ihtiyacı olan doğrulara göre yetiştirmeye çalışıyorum.
Tam ben bunları düşündüm,
Çarşı’nın
Gezi ile
ilgili davası görülmeye başlandı. Çok fazla takip edemedim, sosyal medyadan
önüme gelenlerle yetindim sadece. Çarşı üyelerinden Cem Yakışkan’ın basın
bildirisi kafamın içindeki sese cevap verdi tam anlamıyla. İşte yükselen
değerlere göre değil, ruhuna göre yaşayan bir adamın konuşması bu, işte benim
kızımı yetiştirmek istediğim gibi büyümüş bir adam, yaptığının arkasında,
hayatının sorumluluğunu taşıyan, kurban bilincinden çıkmış, kendi ve
başkalarının hayatı için doğrunun peşinden giden bir adamın yazdıkları.
Beni mutlu etti bütün bunlar, çünkü bu dünyada iğne başı kadar ışık kalsa bile
hala umut var demektir. Bu umudu, yani ışığı arttıracak olanlar bizim
çocuklarımız. Şimdi onların ışık olması için bizim yanmamız gerekiyor.
"Aklımızın alamayacağı kadar
hileyle, aldatmacayla, haksız ve zalimce bir tarih yazılmakta. Kimimiz insanlığa
dair ne varsa inancını yitirdiğinden suskun, kimiyse safını inkara sığınarak,
teslimiyet ve boyun eğmekten yana, kimi ise hala İSYANDA
70’lerden bu yana, Denizlerin, Mahirlerin isimlerinin yüksek sesle söylendiğinde
bile suç sayılabileceğini sanan evlerden. tarihin tekerrürden ibaret olduğunu
bire bir örnekleri BİZLER
Ellerinden gelse idam cezasını bugün uygulayabilmek isteyenleri, mecburiyetinden
müebbete çevirdikleri günlere geldik. Hiçbir şey değişmedi vicdanla
vicdansızlığın safında. Uyuşturucu baronları, emlak simsarları, silah
tüccarları, hırsız ve tecavüzcüler, kadın tacirleri ve katiller Katle ferman
verenler
Padişahım çok yaşa Diye bağıran, alkış tutan üç beş gazeteci müsveddesinden.
Vatandaşı olmadığı bir ülkenin paralarını çaldığı halde hırsız denildiğinde, o
ülkenin evlatlarını adamlarına dövdürenlerden.
Ayakkabı kutularından hafif 16 kilo kalan BERKİN’ İMİZİN anasını meydanlarda
yuhalatabilen zihniyetten.
Dövülerek öldürülen oğlunun kasedini tekrar tekrar bir anneye izlettiren
sisteminizden
Saraylardan daha büyük bir evi olduğundan halkı açken israfı hak bilenlerden
Soma’da ambulansı bile kirletebileceğini düşündüren adaletsizlikten; sizin
gözünüzde idamlıksam, NE MUTLU BANA
Siyah Beyaz dünyam ve halkımıza;
Bizler hiçbir siyasi partinin veya paralel her neyse? Egemenliğini tanımayacak
kadar asi ruhlu semt çocuklarıydık, düşeni kaldırdık Bütün suçumuz bu Beni veya
benim gibi düşünenleri tribünlere siyaset karıştırmakla suçlayanlar, gün gelecek
bu duruşumuzun haklılığını, yürek sesinden öteye gitmediğini ve bir gün onların
da ihtiyacı olabileceğini anlayacaklar. Elbette ki bunlara sevinenler de olacak
aranızda. Alışılagelmiş mücadelelerde her zaman olduğu gibi, kin ve nefretle
beslenenlerden hiçbir beklentimiz yok
Bilakis bu gibi süreçlerde kimin ne olduğunu anlamamızı sağlayan dost görünümlü
çakallara da teşekkürlerimi borç bilirim. Bütün bu zaman zarfında zor
günlerimizi fırsata çevirenlere elbet bir gün bir yerlerde, yüz yüze gelmek
ümidiyle.
Tüm dostlarıma, kardeşlerime;
Kardeşlerim; yüreğinizin sesi seslerin en mert olanıdır. Tek kişi kalsanız da o
sesi dinlemekten vazgeçmeyin. Unutmayın ki futbol sadece futbol değildir bizim
için. Futbol Beşiktaş'tır, Beşiktaş ise hayat
Dostlarıma ve aileme;
Beni zor günlerimde yalnız bırakmayan, çoğu kez erkeklerden daha dik duran
bacılarıma, ablalarıma ve Annelerimize;
Her zaman uzakta da olsa, gerçekte, kalben bizleri bağrına basan, unutmayan ve
tüm taraftarlara ve Halkımıza;
“Dost kötü günlerde belli olur” sözünü hak eden bütün abi, kardeş ve gökyüzünde
sonsuzluğa uçan tüm Kartallar'a;
Selam olsun. Hakkım varsa da Helal.
Ben ve benim gibi çocuklar uyurken susana Ölürken isyan edene; Bunun için
bedel ödenecekse ödeyebilene
Bu toprakları ve halkını çok sevene; İnsana yatırımı farz bilene, onlar
güçlüyse biz haklıyız, halkız, diyene. Ihlamurlu yoldan, selam olsun
Sevgilerle. Cem Yakışkan"
Banu Conker
Banu Conker'in tüm Hayata Dair yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları
Banu Conker'in diğer Hayata Dair yazıları
Banu CONKER, Hayata Dair , annelik yazıları, Banu Conker Hayata Dair yazıları
Sosyal medyada
sitemiz
Twitter
Facebook
Pinterest
grafiksaati.com@gmail.com | gizlilik politikası
21 Aralık 2014